02:39

Benjamin Button

|

Film: The Curious Case of Benjamin Button (Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi)
Yapım: 2008 (ABD)
Yönetmen: David Fincher
Senaryo: Eric Roth
Tür: Dram, Fantastik, Romantik
Oynayanlar: Brad Pitt(Benjamin Button), Cate Blanchett(Daisy), Julia Ormond(Caroline), Tilda Swinton(Elizabeth Abbott), Taraji P. Henson(Queenie), Jason Flemyng(Thomas Button), Jared Harris(Captain Mike), Peter Donald Badalamenti(Benjamin 1928-1931), Robert Towers(Benjamin 1932-1934), Tom Everett (Benjamin 1935-1937)
Süre: 166 dk.

"You never know what's coming for you."

Benjamin, 1.Dünya Savaşı'nın bittiği günde dünyaya gelir. Doğum sırasında Benjamin'in annesi hakkın rahmetine kavuşur ve babası bebeğe bakar bakmaz içinden "Ulan gül gibi karı bunun için mi gitti" deyip dışarı koşuşturmaya başlar. Koşar, koşar, koşar.. Bebeği bir yaşlılar evinin önüne 18 dolarla birlikte bırakır,kaçar ve o evde çalışan sevgi dolu Queenie merdivendeki bebeği görür, içeri alır. (Bir zamanlar Galatasaray'ın da kalesini koruyan Hayrettin'i hatırlatır bana. Ne gelse içeri alırdı valla..)

Bebeğin her tarafı kırışıklar içindedir. Sanki yeni doğmuş değil de ölmekte olan birinin görüntüsüne sahiptir. Benjamin'in kısa süre sonra öleceği beklenirken yaşar, yaşar, yaşar, ölmek bilmez. Utanmaz Benjamin, bir de yaşlıların içinde gençleşmeye başlar. Meğer bizim Benjamin, anti-ageingin tribün lideridir.

Daisy, ananesi vasıtasıyla bu yaşlılar evine gelip gitmeye başlar. Benjamin, Daisy'ye filmin başından beri gazlıdır. Eleman kart gözüküyo ama e tabi ne bilsin elalem, Benjamin'in içi çocuk hala. Çok yaklaşamaz Daisy'ye başlarda. (Hüseyin Üzmez de bir Benjamin Button mıydı acaba, boşuna mı aldık günahını)

Benjamin 17 yaşına geldiğinde artık ben oldum der ve evi terkeder, onu milli yapan denizci abisinin komutası altında denizlere açılır. Denizlerde türlü türlü maceralar yaşar. O liman senin bu liman benim gezer, Rusya'da zina yapar, Abd savaşa girdiği için 2.Dünya Savaşı'na katılmış sayılır. Ama tilkinin dönüp dolaşacağı yer yine kürkçü tükkanıdır. Savaşta, denizaltıyla yaptıkları çarpışmadan sonra yusuf yusuf olur ve evine döner.

Benjamin bunları yaşarken, Daisy de bale sektöründe CEO olmuştur. Orda burda raks eder durur. Bir gün yaşlılar evini ziyarete gelir, Benjamin'le karşılaşır, bakmış Benjamin gençleşmiş yine. "Ulan Brad Pitt gibi çocuk he" diye düşünür, bilmez ki Brad Pitt'in ta kendisi.. Daisy, Benjamin'le de raks etmek ister ama Benjamin'in delikanlılığı tutar.

Tanrı'nın sopası yok ki denecek bi durum oluşur. Daisy tam kariyerinin zirvesindeyken "gel sen Daisy'e araba çarp, sonra meslek hayatı bit, dansedemeyecek duruma gel" olur.. İyice azıtmıştı zaten Daisy de, belliydi başına bişi geleceği diye düşünür insanlar..

Bu arada Benjamin'in babası Ahiret'e yaklaştıkça Hak yolunu bulur, Benjamin'e yaltaklanmaya başlar. Oğluyla zaman geçirmek ister, inceden ayarı verir. Benjamin'e gerçeği söyler, 2-3 güne kalmaz ölür ve mirasını da Benjamin'e bırakır.

Benjamin ölümüne gençleşmeye devam eder. İçindeki Daisy gazı hala bitmemiştir. Daisy de ona boş değildir. Sonunda bunlar beraber olmaya başlarlar. Ev tutarlar, Bohem bi hayat benimserler, bir de arada gavur tohumu bırakırlar.

Benjamin, çocuğu büyüdükçe farkeder ki, bu çocuk lise çağındayken bu da o yaşlarda olacak, babaya saygı falan kalmayacak,.. Benjamin düşünür taşınır, evi terkeder. Hindistan'da çapulcu bi hayat benimser kendisine. Daisy de durumu kabullenir, Benjamin'in üstüne yaptığı han, hamamla mutlu mesut geçinir, yeni biriyle evlenir.

Bir gün Benjamin ansızın çıkagelir. Daisy gelmiş 40-50lerine, Benjamin olmuş yımırta gibi çocuk.. Affetmez tabi Daisy.. Eski anıları yadederler..

Benjamin yavaş yavaş gençleşirken iyidir de, çocuklaşmaya başlaması kötü oluverir. Yaşlılar evinden gelen bir haber sonrasında Daisy oraya gider ve bunamış bir çocukla karşılaşır. Bu çocuk, Benjamin Button'ın ta kendisidir. Filmin başlangıcında hikayenin başlamasını sağlayan günlük, bu sırada Daisy'e verilir. Benjamin'in son günlerinde Daisy ona annelik yapar ve sonunda Benjamin mışıl mışıl ölür.

Kızları Caroline, günlüğü annesine okuduktan sonra, Daisy de artık aramızda değildir.

F. Scott Fitzgerald'ın 1920'lerde yazdığı romanının bir uyarlaması olan bu film hakkaten tuhaftır, izlenir..

1 yorum:

Unknown dedi ki...

"You never know what's coming for you."-benjamin button
"Life was like a box of chocolates. You never know what you're gonna get." - forrest gump

Yorum Gönder

Subscribe